Hastalık yoktur, hasta vardır…
Gitgide artan rakamlarda yerkürede ve bilhassa Avrupa’da kişiler sıhhat konusuna homeopati üzere bütünsel (holistik) yaklaşımın yararını fark ediyor ve tercih ediyorlar. Homeopatide, hasta ferdi olarak değerlendirmeye alınıp fizikî, zihinsel, duygusal, ruhsal ve canlıyı bütün yapan her şey dikkate alınıp tedavi edilir. Sıhhat yalnızca illetin olmama durumu değil; hücre, organizma, aile, topluluk üzere sistemlerin pek çok değişik koşula koordinasyon sağlayabilme yetisidir. Homeopati üzere bütünsel bir yaklaşımda, hastalık bir organa mahsus bir durum olarak kabul edilmek konumuna tüm insanın (beden- zihin) uyumsuzluğundan oluşan bir durum olarak kabul edilir
Homeopati illetin etiketlerinin ötesine bakarak yalnızca semptomlarını tedavi etmek noktasına vücudun kendi güzelleştirici gücü ile sıhhat, canlılık ve istikrar oluşturarak illete sebeb olan şeyi ortadan kaldırır. Yeterki vücudun kendini uygunlaştırma kapasitesi olsun. Yalnızca semptomları ortadan kaldırarak yüzeysel bir biçimde tedavi etmek bölgesine hastayı içten güzelleştirir. Hastanın bölgesel kısımlarını etkileyecek farklı ilaçlar vermek tarafına tüm vücudunu etkileyecek ilaçlar kullanır.
Homeopati, garbın bilhassa Avrupa'nın kültüründen ve tıbbından ortaya çıkmıştır. 200 yıldan daha uzun bir devir evvel Almanya’da Dr. Samuel Hahnemann tarafından bulunmuştur. Homeopati eski devirlerden beri fizikçilerin ve filozofların kabul ettiği benzerlik prensibine dayanır. Ama bu prensibin kozmikliğini kabul edip, bir tedavi sisteminin temeli haline getiren Hahnemann olmuştur. Hahnemann, doktorun hizmetini şöyle tanımlamıştır: “Hekimin en aziz ve yegane görevi/amacı hastaların sıhhatlerine kavuşmalarını sağlamaktır ki, ama buna şifa denir “. Sıhhat ise Yerküre Sıhhat Örgütü’ne (WHO) nazaran bedensel, zihinsel, duygusal ve içtimaî uygunluk halidir. Sahiden sağlıklımıyız?
Homeopati sözü Yunancadan gelmektedir. Homoios’tan türetilmiş olan homoion (=benzer) ve pathos (=hastalık) sözlerinden gelir ve benzerlik Maddesine nazaran tek tek seçilmiş hususî olarak hazırlanmış doğal ilaçlar ile bir organizmanın sıhhat durumunu uygunlaştırmayı gaye alan bir tıbbi tedavi metodudur. Benzerlik prensibi, sağlıklı bir bünyede rahatsızlık yaratabilen bir hususun, emsal semptomlar gösteren kimselerde tedavi emelli olarak kullanılabilir demektir. Bu ilaçlar tabiatta bulunan unsurlardan (bitki, mineral, metal, hayvansal eserler vb) oluşur ve Homeopatik ilaçlar, kimyasal ilaçlardan bildiğimiz üzere yan tesirleri ve yarılanma ömürleri yoktur. Yani homeopatinin prensiplerine nazaran kullanıldıkları takdirde yan tesir oluşturmazlar.
Homeopatik ilaçlar sıhhate vücudun kendini düzenleme/iyileştirme sistemini geliştirerek/güçlendirerek ulaşmaya çalışırlar. Sıhhat seviyesini arttırmak illeti geriletmek ve muhtemel marazlara karşı dirençli olabilmek demektir. Örneğin, yaralanma ve kazalarda homeopatik tedavinin çok büyük bir ehemmiyeti vardır. Homeopatik ilaçlar hastaya ameliyat sonrası verilerek güzelleşme sürecini hızlandırıp ameliyat sonrası oluşabilecek heyecan, şok ve anestezi tesirlerini azaltmakta kullanılabilir. Umumi olarak homeopati ile tedavi edilen hastalar ameliyat sonrasında bu tedaviyi görmeyen hastalardan çok daha süratli bir güzelleşme süreci gösterirler. Yada çocuklarda bağışıklık sisteminin güçlenmesine çok tesiri vardır. Böylelikle evlatlar daha az hastalanmakta yada bir enfeksiyona yakalansalar bile bu çok hafif ve çabuk atlatılabilmektedir. Evlatların daha sağlıklı ve duygusal olarak istikrarlı büyümesinde homeopatinin çok yararı vardır. Birebir halde en tesirli olduğu hasta gurubu hayvanlardır. Homeopat Veteriner Hekimliği nispeten çok gelişmiş bir alandır ve Türkiye’de de çok bedelli çalışmalar yapılmaktadır.
2014 yılında Klasik ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliği çerçevesinde homeopati artık devletimizde de yasal yere oturmaktadır. Ekim 2015 de çıkan Homeopati Eğitim standartları ile de eğitimler üniversitelerde yapılmaya başlanacaktır. Bu yönetmeliklere ve Türkiye’deki kanunlara nazaran homeopati yalnızca homeopati sertifikası almış doktor ve diş doktorları tarafından uygulanabilecektir. Her şeyde olduğu üzere homeopatinin de ehil şahıslarca yapılması halk sıhhati için çok değerlidir. Hahnemann’ın dediği üzere bir şeyi yapacaksanız hakikat yapın. Prensiplerine nazaran uygulanmayan homeopati yardım edemez. O yüzden klasik homeopati tedavisi almak isteyen şahısların de kesinlikle doktorun eğitimi ile ilgili haber edinmeleri gerekmektedir.
Gitgide artan rakamlarda yerkürede ve bilhassa Avrupa’da kişiler sıhhat konusuna homeopati üzere bütünsel (holistik) yaklaşımın yararını fark ediyor ve tercih ediyorlar. Homeopatide, hasta ferdi olarak değerlendirmeye alınıp fizikî, zihinsel, duygusal, ruhsal ve canlıyı bütün yapan her şey dikkate alınıp tedavi edilir. Sıhhat yalnızca illetin olmama durumu değil; hücre, organizma, aile, topluluk üzere sistemlerin pek çok değişik koşula koordinasyon sağlayabilme yetisidir. Homeopati üzere bütünsel bir yaklaşımda, hastalık bir organa mahsus bir durum olarak kabul edilmek konumuna tüm insanın (beden- zihin) uyumsuzluğundan oluşan bir durum olarak kabul edilir
Homeopati illetin etiketlerinin ötesine bakarak yalnızca semptomlarını tedavi etmek noktasına vücudun kendi güzelleştirici gücü ile sıhhat, canlılık ve istikrar oluşturarak illete sebeb olan şeyi ortadan kaldırır. Yeterki vücudun kendini uygunlaştırma kapasitesi olsun. Yalnızca semptomları ortadan kaldırarak yüzeysel bir biçimde tedavi etmek bölgesine hastayı içten güzelleştirir. Hastanın bölgesel kısımlarını etkileyecek farklı ilaçlar vermek tarafına tüm vücudunu etkileyecek ilaçlar kullanır.
Homeopati, garbın bilhassa Avrupa'nın kültüründen ve tıbbından ortaya çıkmıştır. 200 yıldan daha uzun bir devir evvel Almanya’da Dr. Samuel Hahnemann tarafından bulunmuştur. Homeopati eski devirlerden beri fizikçilerin ve filozofların kabul ettiği benzerlik prensibine dayanır. Ama bu prensibin kozmikliğini kabul edip, bir tedavi sisteminin temeli haline getiren Hahnemann olmuştur. Hahnemann, doktorun hizmetini şöyle tanımlamıştır: “Hekimin en aziz ve yegane görevi/amacı hastaların sıhhatlerine kavuşmalarını sağlamaktır ki, ama buna şifa denir “. Sıhhat ise Yerküre Sıhhat Örgütü’ne (WHO) nazaran bedensel, zihinsel, duygusal ve içtimaî uygunluk halidir. Sahiden sağlıklımıyız?
Homeopati sözü Yunancadan gelmektedir. Homoios’tan türetilmiş olan homoion (=benzer) ve pathos (=hastalık) sözlerinden gelir ve benzerlik Maddesine nazaran tek tek seçilmiş hususî olarak hazırlanmış doğal ilaçlar ile bir organizmanın sıhhat durumunu uygunlaştırmayı gaye alan bir tıbbi tedavi metodudur. Benzerlik prensibi, sağlıklı bir bünyede rahatsızlık yaratabilen bir hususun, emsal semptomlar gösteren kimselerde tedavi emelli olarak kullanılabilir demektir. Bu ilaçlar tabiatta bulunan unsurlardan (bitki, mineral, metal, hayvansal eserler vb) oluşur ve Homeopatik ilaçlar, kimyasal ilaçlardan bildiğimiz üzere yan tesirleri ve yarılanma ömürleri yoktur. Yani homeopatinin prensiplerine nazaran kullanıldıkları takdirde yan tesir oluşturmazlar.
Homeopatik ilaçlar sıhhate vücudun kendini düzenleme/iyileştirme sistemini geliştirerek/güçlendirerek ulaşmaya çalışırlar. Sıhhat seviyesini arttırmak illeti geriletmek ve muhtemel marazlara karşı dirençli olabilmek demektir. Örneğin, yaralanma ve kazalarda homeopatik tedavinin çok büyük bir ehemmiyeti vardır. Homeopatik ilaçlar hastaya ameliyat sonrası verilerek güzelleşme sürecini hızlandırıp ameliyat sonrası oluşabilecek heyecan, şok ve anestezi tesirlerini azaltmakta kullanılabilir. Umumi olarak homeopati ile tedavi edilen hastalar ameliyat sonrasında bu tedaviyi görmeyen hastalardan çok daha süratli bir güzelleşme süreci gösterirler. Yada çocuklarda bağışıklık sisteminin güçlenmesine çok tesiri vardır. Böylelikle evlatlar daha az hastalanmakta yada bir enfeksiyona yakalansalar bile bu çok hafif ve çabuk atlatılabilmektedir. Evlatların daha sağlıklı ve duygusal olarak istikrarlı büyümesinde homeopatinin çok yararı vardır. Birebir halde en tesirli olduğu hasta gurubu hayvanlardır. Homeopat Veteriner Hekimliği nispeten çok gelişmiş bir alandır ve Türkiye’de de çok bedelli çalışmalar yapılmaktadır.
2014 yılında Klasik ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliği çerçevesinde homeopati artık devletimizde de yasal yere oturmaktadır. Ekim 2015 de çıkan Homeopati Eğitim standartları ile de eğitimler üniversitelerde yapılmaya başlanacaktır. Bu yönetmeliklere ve Türkiye’deki kanunlara nazaran homeopati yalnızca homeopati sertifikası almış doktor ve diş doktorları tarafından uygulanabilecektir. Her şeyde olduğu üzere homeopatinin de ehil şahıslarca yapılması halk sıhhati için çok değerlidir. Hahnemann’ın dediği üzere bir şeyi yapacaksanız hakikat yapın. Prensiplerine nazaran uygulanmayan homeopati yardım edemez. O yüzden klasik homeopati tedavisi almak isteyen şahısların de kesinlikle doktorun eğitimi ile ilgili haber edinmeleri gerekmektedir.