Dünyanın şekli ile ilgili geçmişten günümüze ileri sürülen teoriler nelerdir
Geçmişte hayatlarını sürdüren kişiler dünyanın şekliyle alakalı değişik fikirler ortaya atmışlardır. Hayatları 4000 yıl evvel ki döneme dayanan eski Mısırlılar dünyayı uzun bir kutu, gökyüzünü de o kutuyu örten kapak şeklinde nitelendirmişlerdir. Eski Hintliler ise dünyanın dört filin sırtında yerleşmiş büyük bir daire şeklinde kabul etmişlerdir. Yine hintlerin inanışına göre bu 4 fil de bir kaplumbağanın sırtında duruyor, kaplumbağa ise uçsuz bucaksız bir denizde yüzüyordu.
Eski dönemde yaşayan kişiler dünyanın yuvarlak bir şekle sahip olduğu bilgisine sahip değillerdi. Kimileri dünyayı düz bir tepsi kimileri ise öküzün boynuzları üzerinde duran bir nesne şeklinde nitelendiriyorlardı. O dönemde birkaç bilim adamı dünyanın yuvarlak bir şekle sahip olduğunu saptamıştır fakat insanlar buna, eğer dünya yuvarlaksa aşağı kısımda kalanlar neden düşmüyorlar şeklinde yanıt vermiş ve bu teoriye inanmamışlardı. Pisagor, MÖ 590′lı senelerde dünyanın güneş etrafında döndüğünü ve dünyanın yuvarlak bir şekli olduğunu dile getiren ilk kişiydi. Ancak Pisagor’un bilim nsanalrı haricinde kimse inanmamıştı. Pisagor’un ardından 200 yıl sonra Aristo, gözlemleri niteliğinde dünyanın yuvarlak bir şekle sahip olduğunu ispatladı.
Yine 972-1050 seneleri arasında Biruni, dünyanın küre biçimine sahip olduğunu yer çekim kanunu ileri sürmüştür. Dünyanın yuvarlak bir şekilde olduğunu kitaplardan öğrenen denizci Kristof Kolomb 1492 senesinde 3 küçük gemi edinmiş ve yola çıkmıştır.Sürekli batıya doğru yol alan denizci Hindistan’a vardığını zannetmiş ancak üzerinde durduğu yer Amerika kıtasıydı. Dünya yuvarlak bir şekle sahipse hep aynı yöne doğru giderek tekrar başladığı yöne varacağını ispat etmeye çalışıyordu. Fakat bu ispatını yapamadan dünyaya veda etmiştir. Bu hedefini yanında götürdüğü gemilerinde bir tanesi gerçekleştirmiş yola devam ederek dünyanın etrafında tam bir kez dönmüştür.
Geçmişte hayatlarını sürdüren kişiler dünyanın şekliyle alakalı değişik fikirler ortaya atmışlardır. Hayatları 4000 yıl evvel ki döneme dayanan eski Mısırlılar dünyayı uzun bir kutu, gökyüzünü de o kutuyu örten kapak şeklinde nitelendirmişlerdir. Eski Hintliler ise dünyanın dört filin sırtında yerleşmiş büyük bir daire şeklinde kabul etmişlerdir. Yine hintlerin inanışına göre bu 4 fil de bir kaplumbağanın sırtında duruyor, kaplumbağa ise uçsuz bucaksız bir denizde yüzüyordu.
Eski dönemde yaşayan kişiler dünyanın yuvarlak bir şekle sahip olduğu bilgisine sahip değillerdi. Kimileri dünyayı düz bir tepsi kimileri ise öküzün boynuzları üzerinde duran bir nesne şeklinde nitelendiriyorlardı. O dönemde birkaç bilim adamı dünyanın yuvarlak bir şekle sahip olduğunu saptamıştır fakat insanlar buna, eğer dünya yuvarlaksa aşağı kısımda kalanlar neden düşmüyorlar şeklinde yanıt vermiş ve bu teoriye inanmamışlardı. Pisagor, MÖ 590′lı senelerde dünyanın güneş etrafında döndüğünü ve dünyanın yuvarlak bir şekli olduğunu dile getiren ilk kişiydi. Ancak Pisagor’un bilim nsanalrı haricinde kimse inanmamıştı. Pisagor’un ardından 200 yıl sonra Aristo, gözlemleri niteliğinde dünyanın yuvarlak bir şekle sahip olduğunu ispatladı.
Yine 972-1050 seneleri arasında Biruni, dünyanın küre biçimine sahip olduğunu yer çekim kanunu ileri sürmüştür. Dünyanın yuvarlak bir şekilde olduğunu kitaplardan öğrenen denizci Kristof Kolomb 1492 senesinde 3 küçük gemi edinmiş ve yola çıkmıştır.Sürekli batıya doğru yol alan denizci Hindistan’a vardığını zannetmiş ancak üzerinde durduğu yer Amerika kıtasıydı. Dünya yuvarlak bir şekle sahipse hep aynı yöne doğru giderek tekrar başladığı yöne varacağını ispat etmeye çalışıyordu. Fakat bu ispatını yapamadan dünyaya veda etmiştir. Bu hedefini yanında götürdüğü gemilerinde bir tanesi gerçekleştirmiş yola devam ederek dünyanın etrafında tam bir kez dönmüştür.