Çocuklarda Yalan!!

Bu Alanı Sizin İçin Ayırdık !

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
16
İtibar
0
Yaş
36
Coin
256,928
Çocuklarda görülen yalan söylemenin bir davranış bozukluğu olarak adlandırmadan önce çocuğun hangi yaş grubunda olduğu ve yalanı neden nasıl söylediğine bakmak gereklidir.

Ana babaların birçoğu, çocuğun gerçeğe sadık kalmasını çok erken bir dönemde isterler.Oysa 3 yaş çocuğunun -inanılmayacak öyküler-uydurması ve taklit oyunlarında hoşlanması doğaldır.Çocuk zeki ve hayal gücü geniş olduğu ölçüde bunda başarılı olur.
Öykü uydurma ve taklit oyunu yalan söylemek değildir ve bunu engelliyici hiçbir girişimde bulunulmamalıdır.Öykü uydurmaktan ayrı olarak,kasıtlı biçimde gerçeğe sadık kalmanın küçük bir çocukla doğaldır ve bu tür yalan çocuğun eğlenmeyi sevmenin,birine takılmaktan hoşlanmasının, doğal övünme arzusunun,arkadaşlarından geri kalmama isteğini ya da cezalandırılma korkusunun bir sonucudur.Ayrıca,ana babanın üzerinde durdukları da çocuk bu bir yalana başvurmuş olabilir.
Yaşamın ilk 5 yılında çocuğun yalan söylemesi konusunda endişe etmeye gerek yoktur.Gerçeğe sadık kalma çocukta giderek gelişen bir olgudur.Çocuğun gerçeğe sadık kalması konusunda ısrar etmek ve çocuğa yalan söylediğini kanıtlama girişiminde bulunmak yanlıştır.Çocuk açıkça anlaşılan bir yalan söylediği zaman endişeyle karşılanmamalıdır.Ancak çocuk 4 yaşına geldiğinde,yalan salt övünmekten öte bir amaçla söylenmişse,düş gücü ürünü ya da bir şaka değilse,o zaman annenin çocuğa,eğer doğruyu söylemezse ona ne zaman inanacağını bilmeyeceğini söylemesi yeterlidir.Sert cezalar suçlanmadan kaçmak için çocuğun yalan söylemesine yol açar .
Yalan Söyleyen Çocuklarımıza Nasıl Davranmalıyız?
1. Çocuğun yalan söylemesiyle etkili bir mücadele için öncelikle yalanın ne tür olduğu bilinmelidir.
2. Küçük çocuğun (sözde) yalanların ahlakı bir hata gibi görülmemelidir. Böyle bir davranış karşısında değer yargılarını anlatmak ya da kızgınlıkla cezalandırmak yanlış olur. Önceden çocuğa doğru söylemenin övülmeye değer bir davranış olduğu anlatılmalıdır.
3. Yetişkinler çocuğa iyi birer örnek olmalı ve davranışlarında, çocuklarında görmek istemedikleri hatalara yer vermemelidirler. Patolojik yalan karşısında hem psikolojik durum, hem de eğitsel etkenler üzerinde durulması gerekir. Öncelikle nöro-biyolojik muayene yapılmalıdır. Örneğin, iç salgı bezlerinin işlevleri, metabolik düzensizlikler, ansefalik bozukluklar araştırılmalıdır. Bunun yanı sıra, yeniden eğitime başvurulmalıdır..
4. Sık sık ne yaptıkları ya da ne gördükleri çocuklara anlattırılmalı, çeşitli bahanelerle davranışlarının nedenleri ve hataları sorulmalıdır. Artık yalan söylemedikleri saptanınca, yeniden eğitimde doğruyu söylemenin gerekliliği üzerinde durulmalıdır. Aşırı duygusal (hiperemotive) çocuğun kaygı ve çekingenlik yüzünden yalan söylemesi nedeniyle ona güven verilmeli, öfke ve kınama tepkilerinden kaçınılmalıdır.
5. Oluşmuş bir yalan karşısında mücadele, kötünün iyisini yapmaktan başka bir şey değildir.Yalan söyleme davranışını iyileştirmek önlemekten daha zordur. Önemli olan, çocuğu yalana itecek durumlara meydan vermemektir.
6. Çocuklarının kendileriyle birlikte ya da kendi yerlerine yalan söylemelerini isteyen ailelerin sayısı, ne yazık ki, az değildir. Bunlar,davranışlarının sonuçlarını küçümser, haklı nedenler gösterirler, hatta bununla eğlenirler. Çoğunlukla yalan böyle bir örnekten kaynaklanır.
7. Yalanın engellenme biçimi çocukta gerilim yaratabilir. Aşırı kızgınlık, çocuğun yalanını engellemek açısından olumsuz bir davranıştır. Bu yolla yaratılan suçluluk duygusu, çocuğu yalandan uzaklaştıracak yerde, daha çok yaklaştırır.
8. Genelde yalan bir hata gibi görülür ve suçluluk duygusu itirafla son bulur. Çocuğun itiraf etmesine yardımcı olmalıdır.Ancak çocuğu kendisi ve çevresiyle barıştırmazsa,itirafı değeri yoktur.
9. Yalan söyleyen çocuk bu mücadeleyi anlamlı, onun iyiliği için böyle davranıldığını bilmelidir. Burada bir güç gösterisi değil, yardım söz konusu olmalı ve ona güven vermelidir.
10. Yalan kişiliğin bir eksikliği, bencilliğe ve kolacılığa doğru bir çıkış, bireyi diğer insanlardan soyutlayıcı bir kendini reddetmedir. Yalanla mücadele yeterli değildir, aynı zamanda dürüstlük, açık yüreklilik, içtenlik ve sevgi için de savaşım verilmelidir. Bunlar bireye denge ve mutluluk getirirler.
11. Kısaca,yalancılık olayı çevresel ilişkilerle birlikte ele alınmalıdır. Önce çocukta yalancılığın gelişmesini kolaylaştıran nedenlerin bulunması gerekir. Sonra da aile çevresiyle işbirliği yapılır, çocuğa doğruluğun yararları, getireceği haz ve avantajlar elle tutulur biçimde öğretilmelidir.
Öneriler
1. Çocuğun yalan söylemesiyle etkili bir mücadele için öncelikle yalanın ne tür olduğu bilinmelidir.
2. Küçük çocuğun (sözde) yalanların ahlakı bir hata gibi görülmemelidir. Böyle bir davranış karşısında değer yargılarını anlatmak ya da kızgınlıkla cezalandırmak yanlış olur. Önceden çocuğa doğru söylemenin övülmeye değer bir davranış olduğu anlatılmalıdır.
3. Yetişkinler çocuğa iyi birer örnek olmalı ve davranışlarında, çocuklarında görmek istemedikleri hatalara yer vermemelidirler. Patolojik yalan karşısında hem psikolojik durum, hem de eğitsel etkenler üzerinde durulması gerekir. Öncelikle nöro-biyolojik muayene yapılmalıdır. Örneğin, iç salgı bezlerinin işlevleri, metabolik düzensizlikler, ansefalik bozukluklar araştırılmalıdır. Bunun yanı sıra, yeniden eğitime başvurulmalıdır..
4. Sık sık ne yaptıkları ya da ne gördükleri çocuklara anlattırılmalı, çeşitli bahanelerle davranışlarının nedenleri ve hataları sorulmalıdır. Artık yalan söylemedikleri saptanınca, yeniden eğitimde doğruyu söylemenin gerekliliği üzerinde durulmalıdır. Aşırı duygusal (hiperemotive) çocuğun kaygı ve çekingenlik yüzünden yalan söylemesi nedeniyle ona güven verilmeli, öfke ve kınama tepkilerinden kaçınılmalıdır.
5. Oluşmuş bir yalan karşısında mücadele, kötünün iyisini yapmaktan başka bir şey değildir.Yalan söyleme davranışını iyileştirmek önlemekten daha zordur. Önemli olan, çocuğu yalana itecek durumlara meydan vermemektir.
6. Çocuklarının kendileriyle birlikte ya da kendi yerlerine yalan söylemelerini isteyen ailelerin sayısı, ne yazık ki, az değildir. Bunlar,davranışlarının sonuçlarını küçümser, haklı nedenler gösterirler, hatta bununla eğlenirler. Çoğunlukla yalan böyle bir örnekten kaynaklanır.
7. Yalanın engellenme biçimi çocukta gerilim yaratabilir. Aşırı kızgınlık, çocuğun yalanını engellemek açısından olumsuz bir davranıştır. Bu yolla yaratılan suçluluk duygusu, çocuğu yalandan uzaklaştıracak yerde, daha çok yaklaştırır.
8. Genelde yalan bir hata gibi görülür ve suçluluk duygusu itirafla son bulur. Çocuğun itiraf etmesine yardımcı olmalıdır.Ancak çocuğu kendisi ve çevresiyle barıştırmazsa,itirafı değeri yoktur.
9. Yalan söyleyen çocuk bu mücadeleyi anlamlı, onun iyiliği için böyle davranıldığını bilmelidir. Burada bir güç gösterisi değil, yardım söz konusu olmalı ve ona güven vermelidir.
10. Yalan kişiliğin bir eksikliği, bencilliğe ve kolacılığa doğru bir çıkış, bireyi diğer insanlardan soyutlayıcı bir kendini reddetmedir. Yalanla mücadele yeterli değildir, aynı zamanda dürüstlük, açık yüreklilik, içtenlik ve sevgi için de savaşım verilmelidir. Bunlar bireye denge ve mutluluk getirirler.
11. Kısaca,yalancılık olayı çevresel ilişkilerle birlikte ele alınmalıdır. Önce çocukta yalancılığın gelişmesini kolaylaştıran nedenlerin bulunması gerekir. Sonra da aile çevresiyle işbirliği yapılır, çocuğa doğruluğun yararları, getireceği haz ve avantajlar elle tutulur biçimde öğretilmelidir.

Alıntı
 

Yorum yapmak için hesap oluşturun veya giriş yapın

Yorum yapabilmek için üye olmanız gerekmektedir

Hesap Oluştur

Topluluğumuzda bir hesap oluşturun. Bu kolay!

Giriş Yap

Zaten hesabınız var mı? Giriş yapın.

Benzer konular

  • Soru
Çocuklar ve Yetişkinler Neden Yalan Söyler? Yalan bir hatayı gizlemek amacıyla gerçeğe uygun olmayan davranış girişimlerinde bulunmaktır. Bu girişim sözel yolla, jest yoluyla ya da susma yoluyla olabilir. Sosyal bir davranış olan yalanın amacı; başkalarını aldatmaktır. Yalan bazen zararını...
Cevaplar
0
Görüntüleme
8
  • Soru
Yaşamın ilk 5 yılında çocuklar gerçek ile gerçek dışını ayıramaz ve hayali hikâyeler uydurur. Örneğin; her sabah çantasını takıp okula giden abisini gören 3 yaşındaki bir çocuk teyzesine ben de okula gidiyorum diyebilir hatta bunu en ufak ayrıntılarıyla süsleyerek okulda öğretmeninin kendisine...
Cevaplar
0
Görüntüleme
2
  • Soru
Hepimiz hayatımızda en az bir kez yalan-"beyaz" ya da değil- söylemiş ya da bize söylenen bir yalanın farkında varmışızdır. Yalan insanlığın varolduğundan beri olan, bazı kitaplarda iletişimin içinde anlatılırken bazılarında "aldatma" kavramı ile yan yana verilen bir kavramdır. Yalanla ilgili...
Cevaplar
0
Görüntüleme
11
  • Soru
Yalan söyleme, karşıdaki kişiyi yanıltmak ve yanlış bilgi vermek amacıyla ortaya konan bir davranıştır. Çocuk yalanları yetişkin yalanlarından farklıdır. Çocukların hayal gücü okul çağına gelene kadar ki yaş diliminde oldukça yoğundur. Özelikle 9 yaşına kadar çocuklar doğru ile yanlışı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
9
  • Soru
Yalan Söylemenin Psikolojisi Bazen zararını gördüğümüz, bazen de kısa süreli faydası dokunan ama neredeyse hepimizin hayatında olan bir gerçek var: "Yalan" Küçüğümüz büyüğümüz, yaşlımız-gencimiz çoğumuz bir şekilde yalan söylüyoruz. Aslında yalan söylemememiz gerektiğini çok iyi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
7
Üst Alt